23 Haziran 2011 Perşembe

Melaba

Bir dişi olarak blog açar açmaz tabiki de çağımızın en yaygın hastalığı olan aşk ile ilgili bir yazı yazacağım değil mi ama? Aşk diye bir şey var mı yok mu, iyi ve kötü yanları falan bunlardan bahsetmeyeceğim; çünkü “aşk” yazıp Google’da search ederseniz zaten bir dolu böyle yazı bulabilirsiniz.
Beklenen yaz geldi. Sizi bilmem ama şahsen ben berbat geçen bir ilkbaharın ardından bu yazdan çok umutluyum. Sizlerle de okuduğumda beni şöyle bir sarsıp kendime getiren, güç veren bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Cosmopolitan Haziran 2011 sayısındaki yazının can alıcı kısmı şöyle diyor:
“ Gözünüz sakın ola ki arkada kalmasın.. “Bana yar olmadın, kimselerle mutlu olmazsın inşallah” deyip adamı başkasıyla her gördüğünüzde içinizde oluşan üzerlerine atlasam, saçlarını ellerine versem isteğinize rica ederim gem vurunuz. Unutmayın ki o adam iyi bir şey olsa zaten hala sizin olurdu.. İlişkinizde belki o sizi bıraktı gitti, belki de siz onu. Her şekilde, isterse artık cehenneme kadar gitsin! Size ne bundan sonra? Hatta biraz da başkalarının başını yaksın derim ben… Siz kendinize hem çatır çatır didişecek, hem de aynı efektle sevişecek yeni bir sevgiliyi çok canı gönülden isteyin, arayın, bulamazsanız da gelin beni bulun! Yeter ki üzerinizdeki geçmiş yükünüzden tamamen ve sonsuza kadar kurtulduğunuza emin olun!”
Yani demek istiyorum ki, boşverin. Her şeyi, herkesi. Eski sevgilileri, dertleriyle sizi darlayan arkadaşları… Şu yılın ikinci yarısını kendinize, yapmak isteyip de yapamadıklarınıza ayırın. Eee 2012’ye pişmanlıklarla girmek istemeyiz değil mi?

Kübra 

Not: Bundan sonra imzam kbrcek olacak, ona göre ayık olun mucu mucuu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder