26 Haziran 2011 Pazar

Diziler Diziler

       
Yabancı dizilerle aranız nasıldır? Benim güncel olarak takip ettiğim yedi dizi vardır ki bu yazıda da onlardan bahsedeceğim.

How I Met Your Mother  => Duymayan yoktur sanıyorum ki. Müthiş bir komedi. Lily-Marshall çifti gözdem olsa da her karakter ayrıca tapılasıdır. ( Aa yok Barney’den bahsetmeyeceğim, o zaten insan değil.)

The Big Bang Theory  => Favori karakterlerim Sheldon ve Raj. Tabi Amy’de diziye katıldığından beri müthiş bir hava estiriyor, o ayrı.)

The Event  => Kaderi nereye gidiyor bu dizinin bir türlü kestirebilmiş değilim. Çoğu kişi adını bile duymamıştır ama ben fazlasıyla beğeniyorum. ( Sean’a asılanı keserim. Bir münasip koca her birimize Sean gibi. )

Game Of Thrones  => Yeni sayılacak bir dizi. 10. Bölümü de yayınlanıp sezon finali yapmış bulunuyorlar. Son 2 bölümde Sibel Kekilli’yi de görüyoruz. Diziye gelirsek tarihi olaylar içine harmanlanmış mistik ögeler var ve sıkılmadan heyecanla ( kimi zaman çıkarttığımız “haassssiktir” sesi eşliğinde ) izliyoruz.

Mad Love  => HIMYM çakması. Ama izliyorum, bütün dizilerim sezon finali yapınca Mad Love’a sığındım. Kadro muazzam olduğu için izletiyor kendisini kerata. Espriler de çok kaliteli. Favor adamım Larry.

Glee  => Yabancı müzik dinlemeyi seviyorsanız bu diziye kesinlikle bayılacaksınız. 2.sezonu da bitirdiler ve emin adımlarla ilerliyorlar. Bu kadar emek harcanan bir dizi daha yoktur komedi dalında. Her bölüme en az 3 şarkı-koreografi hazırlığı her baba yiğidin harcı değildir. İzleyin, izletin. ( Kurt adlı gay arkadaşımıza alışmanız biraz zaman alacak ama yılmayın derim. )

Modern Family  => Hop, burada duralım. Bütün dizilerin içinde komedi diyorsak işte bunu tek geçerim. Her karakterin yarılarak güldüğümüz özellikleri diziyi daha da coşturuyor. Sevmediğiniz tek bir tip olmayacak, iddialıyım.

O zaman iyi seyirler =)
Kbrcek.

24 Haziran 2011 Cuma




                                          Biz çok deli severiz bu şarkıyı, böyle eşlik eder söyleriz falan. 





Bir Fotoğraf Çekinebilir miyiz ? Ama adam gibi


  Ben giriş konuşmam için aşk yerine daha önemli bir konudan bahsetmek istiyorum.Profil fotograflarında dudaklarını büzüp ve/veya sacını tutup fotograf cekme bagımlısı kızlardan.Bu caktırmadan büyüyen bir akımdır.

   Malum kızımız elini sacına koyup cektirdiği fotograflarda sanki doğal bir poz vermiş havası yaratmak istiyor.İlk fotografına baktıgınızde evet olabilir diyorsunuz fakat 15. fotografında da aynı olunca öhh dedrtiyor.Hele de ayna karşısına gecmiş bir elinde cep telefonu ya da fotograf makinası diğer elide sacında olunca cidden komik oluyor.

   Bir diğer benzer durumda dudak büzme. Fakat burda ki durum doğalmış numarası yapmak değil sevimliymiş numarası yapmaktır.Bak kabul ediyorum bir fotograf öyle olur ikincisi öyle olur hadi üçüncüsüde olsun ama yirminciside öyle olmasın abi ya.Aslında böyle yapan bazı kızlar çirkinliklerini örtmek için yaparlar.Ama bak bazıları."Aslında ben güzelimdir ama böyle poz verdiğim için çirkin cıktım.Ama cok sevimliyim diğğmiii"  gibisinden bir iç güdüsel savunma yaparlar.Bir de bunlara "  Çok tatlısın.Çok seksi çıkmış.Dudakların güzelmiş"   diyen abaza erkeklerimizde var.Asıl sorun onlardan oluşuyor.Onlar böyle yapıp veriyor gazı veriyor gazı garibimde bu pozun cok tuttuğunu artık böyle poz vermesi gerektiğine kanaat getiriyor.

  Bir de hem sacını tutmuş hem de dudak bükmüşler var ne siz sorun ne ben söyleyeyim.Sakın beni yanlış anlamayın ben sizi sevdiğimden uyarıyorum.İtici oluyorsunuz farketmiyorsunuz bebişlerim.Eğer bu anlattıklarımı daha önce farketmediyseniz bir facebookunuzda gezinti yapın.Ne kadar haklı olduğumu anlayacaksınız.Baktınız ki sizde böyle biri yok , o zaman siz seçilmiş kişisiniz sevinin.

  Neyse sonra ergen gerilerinin daha garip hallerini yine çekiştiririz.Keşke bu kadarla kalsalardı iyiydi.O zaman öptüm.

  Elo
   
   

23 Haziran 2011 Perşembe

Susma

Herşeyi bilip susmak ..
Biz kızlar herşeyi biliriz bilmesekte hissederiz ve hislerimiz kesin doğru dediklerimizden daha doğrudur .Peki ya konu aşka gelince neden hiç birşeyi bilmeyiz? Neden aklımız karışır,elimiz ayağımız birbirine dolanır.
Görürsün birini hoşlanırsın konuşmaya başlar arkadaş olursunuz. Herşey çok güzel gider. Sürekli konuşmak mutlu eder sizi alışırsınız ona güven duyarsınız. Aman birde takıntılıysanız herşeyiniz o olur.Bu arkadaşlık bir süre sonra sizde farklı duygulara dönüşür. Ve sonra dersinizki neden olmasın.. Ama aynı şeyi karşı tarafında düşünmesini ve hatta açılmasını bekleriz.Ne sinir bozucudurki herşeyi bilen biz bu konularda nasıl davranacağımızı nasıl bir yol izleyeceğimizi asla bilmeyiz illaki kaş yaparken göz çıkarırız .Ama bu yanlışları yaparken de içimizde hep şu korku oluşur.
Tamamen kaybetmek..

                                  
Özlem

Melaba

Bir dişi olarak blog açar açmaz tabiki de çağımızın en yaygın hastalığı olan aşk ile ilgili bir yazı yazacağım değil mi ama? Aşk diye bir şey var mı yok mu, iyi ve kötü yanları falan bunlardan bahsetmeyeceğim; çünkü “aşk” yazıp Google’da search ederseniz zaten bir dolu böyle yazı bulabilirsiniz.
Beklenen yaz geldi. Sizi bilmem ama şahsen ben berbat geçen bir ilkbaharın ardından bu yazdan çok umutluyum. Sizlerle de okuduğumda beni şöyle bir sarsıp kendime getiren, güç veren bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Cosmopolitan Haziran 2011 sayısındaki yazının can alıcı kısmı şöyle diyor:
“ Gözünüz sakın ola ki arkada kalmasın.. “Bana yar olmadın, kimselerle mutlu olmazsın inşallah” deyip adamı başkasıyla her gördüğünüzde içinizde oluşan üzerlerine atlasam, saçlarını ellerine versem isteğinize rica ederim gem vurunuz. Unutmayın ki o adam iyi bir şey olsa zaten hala sizin olurdu.. İlişkinizde belki o sizi bıraktı gitti, belki de siz onu. Her şekilde, isterse artık cehenneme kadar gitsin! Size ne bundan sonra? Hatta biraz da başkalarının başını yaksın derim ben… Siz kendinize hem çatır çatır didişecek, hem de aynı efektle sevişecek yeni bir sevgiliyi çok canı gönülden isteyin, arayın, bulamazsanız da gelin beni bulun! Yeter ki üzerinizdeki geçmiş yükünüzden tamamen ve sonsuza kadar kurtulduğunuza emin olun!”
Yani demek istiyorum ki, boşverin. Her şeyi, herkesi. Eski sevgilileri, dertleriyle sizi darlayan arkadaşları… Şu yılın ikinci yarısını kendinize, yapmak isteyip de yapamadıklarınıza ayırın. Eee 2012’ye pişmanlıklarla girmek istemeyiz değil mi?

Kübra 

Not: Bundan sonra imzam kbrcek olacak, ona göre ayık olun mucu mucuu.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Se-se-se Deneme Bir kii

    İlk başta size bizi anlatıyım.Biz üçümüz yani Ben (Elif), Özlem ve Kübra cafe de otururkene dedik ki bizim niye bir blog'unuz olmasın dedik ve bizde Pasodoble'yi actık.Tabi bu ismi bulmak kolay olmadı.Marjinal sofistike bir şey olmalıydı sıradan olmazdı bizde bunu koyduk.Şey ya bi farklı  böle demesi kulağı hoş geliyor gibi geldi bize ama sevdik.Halbuki pasodoble kim biz kim.Yapmayı bırak denemedik bile.Sağolsun tv deki dans yarışmaları.
  Normalde blog yazarları bir tane olur bir kişi yazar yani.Fakat biz 3 kişi bir adam edemediğimizden böyle bir şey yapalım dedik.Bu blogda bulacağınız şeyler yazılar iç dökmek dertleşmek onun bunu dedikodusunu yapmak amaclı olucak.Neyse ya daha burdayız amacım denemek olsundu.Öptüm sizi muck